Son yıllarda şiddet ya da korku öğeleri barındıran filmlerin çocuklar tarafından izlenmesi birçok tartışmaya neden olmuştur. Kendi çocukluğumuzu hatırlarsak eğer şu an olduğu gibi dizilerde, filmlerde ya da programlarda yaş sınırlaması göremezdik.
Her yaştan insan televizyonda gösterilen görseli izleyebilirdi. Çizgifilmlerde bile sıklıkla şiddet unsurları görebilirdik. Peki küçüklüğümüzde izlediğimiz korku ögeleri bizde travmalara sebep olmuş mudur başka bir deyişle korkunç bir film izleyen bir çocuk travma geçirebilir mi?
Freud'un teorisi, çocuklukta yaşanmış bir travmanın daha sonraki travmalara yatkın olduğu durum için doğrulanır. Fakat travma geçirmemiş bir yetişkin, yetişkin bir travmanın kurbanı olabilir.
Bir travmadan bahsedebilmemiz için doğrudan duruma maruz kalma olmalıdır. Örnek vermek gerekirse, televizyonumun önündeyim ve 11 Eylül olaylarını izliyorum. Bunu bir travma olarak adlandıramayız. Ancak bir şok geçirebiliriz ve fiziksel semptomlar gösterebiliriz.
Travmatik bir sahne izlediğimiz zaman, gerçekten yaşamış biri gibi tekrardan yaşamalarımız olmayacaktır. Gece kabuslar görebiliriz fakat kabuslarımız gündüz olduğunda son bulacaktır. Sorumuzun cevabı, evet sadece televizyonda korku sahneleri izleyerek bir travma yaşamayız. Kişi için ölüm tehdidi mevcut olmaz ama travma yaşayanlar için acı hissetmediğimiz anlamına gelmez.
Korkunç bir film gören çocuk travma geçirebilir mi? Bu durum aslında, onun erken çocukluk dönemindeki bir travmanın yeniden canlanmasıdır yani kastrasyon kaygısı. Bir çocuğun bir korku filmi gördükten sonra (ve aynı zamanda bir yetişkin) mahzene gitmekten korkuyor olabilir ama bu bir travma yaşamakla aynı şey değildir, yani ölme korkusundan geliyordur.
Başkalarının travmasına maruz kalan çocuklar, sanki kendi travmalarıymış gibi yaşarlar çünkü çocuklar ayrıntılandırma kapasitesine sahip değildirler. Dolayısıyla ebeveynlerin çocuklarını ölüm kaygısından koruyabildikleri durum çocukların ayrıntılandırma kapasitelerinin olmamasıdır.
Burada çocuğa yardımcı olacak etken olayı kafasında yeniden canlandırmak ve ne olduğunu rasyonalize etmektir.
Tekrar yaşamaları (yaşanılan asıl durum) iyi ayırt etmek gerekiyor, tekrar yaşamalar rüyalarımıza giren bir kabus gibi değildir. Tekrardan yaşama durumunda kişi kokuların, görselin içine tekrardan dalar ve bu çok duyulu bir halisülasyondur gibidir yani sahnenin içinde olmaktır. Dolayısıyla aslında travma, gerçek bir sahne ya da korkunç detayların gösterimidir.
Özetlemek gerekirse şiddet ya da korku içerikli bir film izlendiğinde bir çocuğun travma yaşaması için çocuğun travma tarafından inşa edilen nevrotik bir hikayesi olması lazımdır.
Bir çocuğun bu tarz filmleri izleyerek travma yaşaması için bilinçsiz bir şekilde erken çocukluk dönemindeki bir travmayı tekrar yaşaması gerekmektedir.
Kaynaklar:
- Bacqué M-F. (2006) Le deuil post-traumatique chez l’enfant. Le journal des Professionnels de l’Enfance, 40 : 57-60.
- Bacqué M-F. (2004) L’horreur et ses représentations. Lettre du GRAPE. 56 : 31-36.
- Bacqué M-F. (1999) Les deuils traumatiques dans l'enfance. Études sur la mort. 115: 53-62.
- Freud S., Les Études sur l’hystérie (Studien über Hysterie), 1895
Yazıyı paylaş